Kocamın Kenarı

Pınar, Sibel, Reyhan, Didem ve daha ismini bilmediğimiz niceleri..
Bu kitapta, eşlerinden çeşitli şekillerde darbe yemiş ama bir şekilde ayakları üzerinde kalmayı başarmış güçlü kadınların gerçek yaşam öykülerini okuyacaksınız.
Tüm öyküler, çift terapileri ve aile danışmanlığı konusunda uzman bir psikoloğun gerçek ses kayıtlarının deşifresinden derlenmiştir.

EY HATUN KİŞİLER… Sevgili hemcinslerim. Evet, bu kitap size yazıldı. Sizin için, sizin hikayelerinizle yazıldı. Yazılan hikayelerdeki güçlü kadınlar, aldıkları darbelerden yılmamış, bir çıkış yolu bulmak için tünellerin ucundan gelen ışığı takip etme cesareti göstermiş ve sonunda kazanmış kadınlardır.

Ne mi kazandılar? Kocalarını mı? Asla! Koca kazanılmaz, kazanmak için uğraşılmaz. Hayat arkadaşınız yolunuzda size eşlik edecekse eder zaten, gidecek adamı bağlasanız durmaz. Onlar kendilerini kazandılar. İtibarlarını, güvenlerini, hayata olan inançlarını kazandılar. Onlar özgüvenlerini yeniden buldular, üzerlerindeki ölü toprağını silkmek için kırmızı güllere, aşk mesajlarına değil kendilerine inandılar. Güçlerini keşfettiklerinde çarkın dişlilerini tersine döndürmeyi başardılar.

İlişkiler için Reçetesiz Antidepresanlar

Uzm.Psikolog Didar Kantarcı Boğda İlişkiler İçin Reçetesiz Antidepresanlar
“Allah güvendirsin” demişti bir teyze düğünümde. O zamanlar pek anlamsız gelen bu sözün aslında ne kıymetli olduğunu sonraları anladım. Gördüğüm birçok danışanda her şeyin özü dönüyor dolaşıyor güvene dayanıyordu. Eşine güven, babaya güven, iş arkadaşına güven, kendine güven…

Hayat güven duygusu etrafında hiç de güvenli olmayan sularda, bir türlü tam olarak güvenemediğimiz, çiğ süt emmiş olan ve her an her şeyi yapabilme ihtimalini içinde barındıran insanlar içinde geçiyordu ve birçoğumuz bununla nasıl başa çıkacağımızı bilmiyorduk. Güvendiğimiz şeylerin bir kısmı ölümlü, bazısı muallak, geri kalanı belirsizdi çünkü.

İçimizde bir şeylere, bizle beraber yaşayan ve biz var oldukça duracak, insana ya da nesneye bağlı olmayan bir şeyler olmalıydı güvendiğimiz şeyler. Zamana ve mekâna göre hal değiştirmeyen, çıkarlarına ve heveslerine yenilmeyen, saf ve bizden bir şeyler olmalıydı ki sağlam olsun, dirensin, var olsun… Çünkü güven sevgiden daha kalıcıydı! Ve sevgi ancak güvenin üzerine kuruldukça var olabilirdi…”

Satış Noktaları

Annelik Geliyorum Demez

Anne olmak bir milattır kadının hayatında. A.Ö. (annelikten önce) ve A.S. (annelikten sonra) diye ikiye ayırabiliriz yaşamlarımızı.

Bazen sorduklarında henüz hazır hissetmiyorum diye cevap verir ya bazı kadınlar, anneliğe tam olarak hazır olanı görmedim ben hayatımda… Olunca oluveren, ne olduğu olmadan önce asla anlaşılamayan bir yaşam serüveni o. Asla GELİYORUM DEMEZ! Gelir ve seni bambaşka bir insana dönüştürür…

Bir insan yetiştirmenin tarif edilemez ağır sorumluluğu, karşılıksız saf sevginin bulutların üzerine çıkaran hazzı, fiziksel olarak dayanması zor koşullara dayanmanın yorgunlukları birbirinin içine girer, bir kavanozda çalkalanır, iyice harmanlanır ve duygular birbirine karışır. Tam da budur zaten anne olmak… Sevgiyle karışmış yorgunluklar, özveriyle karışmış yorgunluklar, kendini suçlamalarla çevrili gurur duymalar! Bir ZIT DUYGULAR KEKİ olur pişer yıllar içinde!

Bu kitap bu keki pişirmeye başlayan, ‘ay içine eksik malzeme mi koydum acaba’ diye hayıflanan, keki çok kabarmadığı için kendini suçlayan, bazen kek bile görmek istemeyen, tatlıdan nefret eden, ama ne olursa olsun vazgeçmeyen, tüm annelere, anne adaylarına ve kalbinde anne olmayı dileyen anne merhametini tüm evrene aktaran tüm kadınlara yazıldı…